Spor Salonları Neden Kilo Verdirmiyor?
Bir çoğumuz her yıl yaz mevsimi yaklaştığında daha ince kıyafetler giydikçe, kışın ne kadar fazla kilo (yağ) aldığımızı fark ederiz ve kendini seven ve sevmek isteyen bireyler, bu aldıkları fazla yağı kaybetmek isterler. Bunun için çoğunluk, kalabalığı takip ederek kapalı spor salonlarına üye olurlar ve ne işe yaradığını bilmedikleri onlarca aletin bulunduğu bu salonlarda etrafındaki diğer üyeleri izleyerek onları yaptıklarını uygulamaya çalışıp kendilerince verim almayı beklerler.
Zaten 8-10-12 saat gibi günümüzün yarısına yakın zamanını iş yerlerimizde, dört duvar arasında, temiz havadan ve direkt gün ışığından mahrum geçirmişken, bizleri “konfor seviyesinden” çıkartıp efor göstermemiz beklenen bu kapalı spor salonlarına, kısa bir süre sonra ayaklarımız geri geri gitmeye başlarız.
Bunun sebepleri arasında;
1) Hedefimizin net olmaması (Kilo vermek net bir hedef değildir, 3kg vermek biraz nettir, 2kg yağ kaybetmek, 1kg kas kazanmak nettir. Kalçayı inceltmek net bir hedef değildir, kalçayı 4cm inceltmek nettir vb.)
2) Hedefimizi netleştirebilsek dahi bunun için bir hareket planımızın olmaması (Bir spor salonuna girdiniz, önünüzde 25 farklı türde alet var, hangisi ile ne kadar süre, kaç tekrar, ağırlığı varsa kaç kg ayarında çalışmanız size hedefinizi elde etmenizi sağlayacak bilmiyorken, sadece size ritmi hoş gelen ve size kolay gelen aletlere yönelirsiniz. Bu da hareket planınızın olmadığını gösterir, vakit kaybına, moral bozulmasına ve hatta sakatlığa bile sebep olabilir.)
3) Hedefimiz net, bir şekilde (internette araştırarak, arkadaşlara sorarak, bir antrenöre denk gelerek) hareket planı da bulduk diyelim. Uygulamamız doğru mu acaba? Eğer sizi hedefe götürecek hareket ve çalışmaları yanlış uygulamaktaysanız ve bunu gözlemleyip, analizini yapıp, size zamanında geribildirim ile gerekli bilgi ve uyarıyı yapabilecek kimse yoksa yine verimsiz bir zaman kaybı ve hatta yine sakatlık ihtimali ile karşı karşıyasınız demektir.
4) Spor salonlarına herkesin gidiş amacı aynı değildir. Bazısı kas yapmak, bazısı yağ kaybetmek, bazısı stres atmak (ama ne yolla olursa olsun!), bazısı vakit öldürmek, bazısı sosyalleşmek, bazısı ise flört partneri bulmak amacıyla salonlara gider. Maalesef çoğunluğu oluşturan grup, ilk ikisi dışında kalan gruptur ve bu türdeki insanlar, spor salonlarında ya sizin değerli vaktinizi çalarlar, ya sizin dikkatinizi dağıtırlar ve sonuç olarak hedefinizden uzaklaştırıp bunu gerçekleştirememenize sebep olurlar.
Sadece 4 maddede özet olarak açıkladığım bu sebepler yüzünden “yüzbinlerce” insan, boşuna zaman ve para kaybedip spordan uzaklaşmaktadır.
Kardiyo sporları söz konusu olduğunda spor salonları, 1/1000 gibi çok azınlıkta bir kitlenin hedefine doğru yoldan, zamanında, verimli bir şekilde ulaşmasına olanak sağlayan ticari kurumlardır. Mutlaka faydasının görülebileceği durumlar olabilir; Mesela dışarıda hava 0 derece ve hasta olma ihtimaliniz var veya o gün önemli bir antrenmanınız var ve gün boyu sağanak yağmur devam ediyor, oturduğunuz şehirde neredeyse hiç yokuş yok ve spor salonunuzda %15 eğime ayarlayıp koşabileceğiniz bir koşu bandı var ya da karın güçlendirme çalışmaları yapmanız gerekiyor ve bunun için ağırlık dirençli çalışabileceğiniz aletlere ihtiyacınız var. Bu gibi spesifik durumlarda spor salonu ihtiyacınızı kısa süreli olarak karşılayabilir fakat dediğim gibi, yağ yakıp, zindelik kazanacağınız, kalp kaslarınızı güçlendireceğiniz kardiyo sporları için spor salonları, yanlış ortamlardır.
Peki, nasıl yağ yakacağız, nasıl kardiyo yapacağız, nerede yapmalıyız?
Ortam: Açık Hava (Toprak koşu alanları, dağ arazileri, tartan koşu pistleri, düzgün asfalt yollar)
Nasıl: Mevcut kondüsyonel kapasitenize, koşullarınıza ve hedefinize göre uygun bir program (hareket planı) ile.
Tüm bunları doğru yaptığımızdan nasıl emin olacağız? Hareket planımızı en doğru şekilde nasıl belirleriz? Kendimize uygun programı doğru uyguladığımızı nasıl bileceğiz?
İşte bu soruların tamamı için var olan bir meslek grubu bulunuyor; Kişisel Antrenörlük.
Kişisel Antrenör, adı üstünde kişiye özel program yazabilen, hedef belirlemede yardımcı olan, çalıştırdığı sporcusunu en yakından tanıyan kişi olan, uzakta olsa dahi yanındaymış gibi sporcusuna faydalı olacak şekilde çalışan, kendisini yetiştirmiş, konusunda tecrübeli, güçlü referansları olan eğitimcidir.
Kişisel antrenörler, talep olduğunda grupları da çalıştırabilir ve elbette grupları çalıştırırken de grubun her bir üyesini ayrı ayrı birey olarak değerlendirip yine her birinin kişisel antrenörü olmuş olur.
2008 yılından bu yana yapmakta olduğum kişisel antrenörlüğümde birbirinden farklı profile sahip birçok sporcu ile çalışma fırsatı buldum. Her biri ile ayrı ayrı güzel başarı yolculuklarımız ve bundan doğan dostluklarımız oldu. İçinde mutlaka ticari bir yön olsa da, dostluk, iyi niyet ve empati yönü daima daha önce geldi. Yeni sporcularımla da tanışıp, onlara geç kalmadan faydalı olmak, sporun ömür boyu yapılabilecek olduğunu ve kendi sınırlarını keşfedebilecekleri yolculuklarında en büyük destekçileri olduğumu göstermek için sabırsızlanıyorum.)
Bunun için http://www.fatihbuzgan.com web siteme “bilgisayarınızdan/tabletinizden” girip, inceleyip, iletişim bölümünden bana e-posta göndermeniz yeterli olacaktır.
Not: Çeyrek yüzyılı aşkın süredir sporun içinde olduğumdan, çevremde spor salonu sahibi olan, işletmecisi/yöneticisi olan, spor salonunda antrenörlük yapan, daimi üyesi olan arkadaşlarım dostlarım da bulunuyor ve yukarıda yazdığım spor salonu türlerinin, üye türlerinin, antrenör türlerinin dışında kalan idealist, işini olması gerektiği gibi yapan, başarılı birçok yönetici, antrenör ve üye de bulunuyor. Kendilerini tenzih ediyorum ve yanlış yolda olanlara örnek olmaya devam ettikleri için teşekkür ediyorum.
Fatih Buzgan – Online Kişisel Antrenör – 2:45 Maratoncu