Mevlana’nın bir şiirinde, “Dünle beraber gitti cancağızım, ne kadar söz varsa düne ait. Şimdi yeni şeyler söylemek lazım.” diyordu.
Ülkemizin daha ileriye, daha iyiye, daha güzele gitmesini gönülden istiyorsak,
Şimdi tam zamanı yeni şeyler söylemenin.
Ama yeni bir şeyler gerçekten.
Bugüne değin söylenmeyen, gerçekleştirilemeyen.
Çünkü dünle beraber giden o kadar çok şey var ki geçmişimizde.
Özellikle politik arenada…
Karşıtlıklar vardı ama hiçbir zaman toplumun yarısı diğer yarısına karşı nefret söylemi geliştirmemişti bugün olduğu gibi…
Ve günümüzün bu somut gerçeği ilk kez bir siyasetçi tarafından dile getirildi açıkça: “Biz %50 oy alıyoruz fakat geriye kalan %50’de, bir nefret söylemine dönüşüyor. Biz eskiden sokağa çıkardık taraftarımız bizi çok severdi. Karşıdaki muhalifler de saygı duyardı.”
Evet, saygı duyardı ya da en azından umursamazlardı insanlar. Şimdilerde sık dile getirilen Voltaire’in söylediği o meşhur deyim sadece sözde değildi. “Senin düşüncelerine katılmıyorum ama düşüncelerini özgürce ifade edebilmen için hayatımı bile vereblirim”.
Şöyle bakıyorum da bu özlü cümleyi söyleyip de sosyal medyada kin nefret tohumları saçan kişiler dolu.
Hatta öylesine bir nefret ki her türlü iyiliği kendimize kötülüğü karşı kampta olanlara yükleyecek kadar.
Çok değil iki hafta önce katledilen savcımız hakkında yazılan, söylenenlere bakın.
Ne terörist diyebildik, ne de o korkunç fotoları yayınlamanın aileyi ne denli incitebileceğini düşündük.
Elbette polis müdahalesi ile ilintili olarak uzmanlar çok şey söyleyebilir.
Ama ne yazık ki bizler siyasal bir rant elde etmek, karşı tarafa gol atabilmek için coştukça coştuk.
Hadi biraz daha geri gidelim.
Özgecan kızımızı düşünelim.
Bu hunharca cinayet dahi siyasi emellerimize alet edilmedi mi?
Taraflar birbirini suçlamak için neler söylediler?
Ya o babanın sağduyusu!
Herkese güzel bir ders vermedi mi?
Şimdi toplumdaki dinamikleri anlama ve dönüşümleri doğru okuyabilme zamanı.
Çünkü toplumsal dönüşümler yanlış okunmaya başlayınca,
Toplumla bağ kurma olanaklarımız da zayıflar.
Bu nedenle,
Yeni şeyler söylemek veya dün olanları unutmak için; önce düne dair yanlışları ortaya koymak sonra da onların yeniden yeşerip toplumu germesine engel olacak çözümleri üretmek zorundayız.
Zaman daralıyor yeni söylemler için.
Biz Akad Haber olarak yeni şeyler söylemek üzere yola çıktık
Daha mutlu, daha refah, gerçek demokrasinin hüküm sürdüğü bir Türkiye özlemiyle…