OKUMAMAK İÇİN


İlhan SOYTÜRK ULU ORTA
 
 


OKUMAMAK İÇİN

İlhan Soytürk

İlk yazıların zor olduğu söylenir. Önemli olan yazıya başlayabilmektir. Ne yazacağın, nasıl yazacağın, neyi, niçin, kimin için yazacağın… Başladıktan sonra devamının geleceğini düşünüyorum. Bir şekilde başlamak gerekir. Başlamak bitirmenin yarısıdır. Yazmak için o kadar konu, o kadar neden var ki saymakla bitmez.

Diplomalı olup da okuryazar olmayanların her gün arttığı bir ülkede gazete çıkarmak takdire şayandır. Çünkü diplomalıların, diplomasız okuryazarların büyük bir kesimi okumaz. Böyle bir genelleme yapmak ne derece doğru onu tartışmak istemiyorum. Bunları söylemek için araştırma yapmaya gerek yok. Birkaç örnek vermek gerekirse; ülkemizde kitap-dergi okuma oranı yüzde dört, gazete okuma yüzde 22, televizyon seyretme oranı yüzde doksan beştir. Ders kitapları hariç dünyada basılan kitap sayıları ABD’de 72.000, Almanya’da 65.000, Rusya’da 58.000, İngiltere’de 48.000, Brezilya’da 13.000, bizde 6.031’dir. Eğitimsen'in bir araştırmasına göre de öğretmenlerin yüzde sekizi hiç kitap okumuyor, yüzde yirmi sekizi ayda bir kitap okuyor, yüzde otuz dokuzu bilgi vermiyor.

Okuyan sen ben, bizim oğlan. Ülke çapında gazetelerin baskı sayısı, kitap, dergi sayısı ortada. Bu güçlükleri bile bile gazete çıkaranları, kitap, dergi yayımlayanları, bu işe soyunanları kutlamak gerekir.

Niçin az okuyoruz ya da okumuyoruz sorusu hayatımızda sık karşılaştıklarımızdandır. Herkes farklı şeyler söyleyebilir. Bunun için size yüzlerce bahane üretebilirim. Eminim ki siz de üretirsiniz. Ekonomik anlamada her gün bir gazete alabilecek güçte olmadığınızı söyleyebilirsiniz. Kitapların pahalı olduğundan dem vurabilirsiniz. “Onca televizyon kanalı varken kitaba gazeteye gerek var mı? Her şey televizyonlarda var diyebilirsiniz.” Yorumları, analizleri sosyal medyadan takip ediyor olabilirsiniz. “Gazeteye neden para vereceğim? İnternet gazeteciliğini takip ediyorum.” diyebilirsiniz. Çok farklı şeyler söyleyebilirsiniz ve bu bahaneleri çoğaltmak olası.

Tüketici toplumu olduğumuz bu ülkede herkesin elinde bilmem kaç liralık telefon var. İnsanlar iyi şeylere layık, olmalı da... Sigara tüketiminde dünyada 30. sırada olduğumuz gerçeği var.  2012 yılındaki verilere göre yıllık sigara tüketimi 98 milyar adettir. Bu da 490 milyon paket sigara demektir.

Ortalama olarak gazete, dergi, kitap ederi belli. Kullandığımız sigara ve telefonların ederi de belli. Okumamayı ekonomik sorunlara bağlamanın doğru olmadığı kanısındayım… Yuvarlak hesapla iki sigara bir kitap ya da bir sigara yedi gazete almak demek.

Ekonomik koşullar insanların hayatlarını zorluyor olması, bazı zorunlu gereksinimlerinden vaz geçiyor olmanız, hiç biri okumaya engel değildir. İstersek buna bir yol bulabiliriz. Bu bahanelerin içine televizyon programlarını da eklemek gerekir. Televizyon programlarını da izlemeliyiz ama bunların hiç biri okumamak için bahane olmamalı. Bazı alışkanlıklar kazanmak için, emek ve zaman gerekir.

Sizi bilmem ama ben kitabı gazeteyi elime aldığım zaman selüloz kokusunu hissetmeliyim. O ayrı bir haz benim için.

Anne babaların serzenişi,  çocuklarının kitap, gazete okumadığı yönündedir. Okuma yazmadan söz açıldığı zaman ilk iş çocuklarını şikâyet etmek. Bu şikâyetler en çok da okul önlerinde çocuklarını bekleyen anne babalar arasında ya da veli toplantısında ayyuka çıkar. O serzenişte bulunanlar, bir zaman kendilerinin de okumadığını unutmuşa benzerler. Unutulmamalı ki armut dibine düşer. Çocuklar bu davranışlarında büyüklerini örnek alıyor olmasınlar. Okumayan bir nesilden okumayan bir başka nesil yetiştiği unutulmamalı. Elbette bunun çok basit önlemlerle çözümü vardır. Bu çözüm yollarını burada tartışmaya açmak istemiyorum. Bir zamanlar bu ülkede garlarda kitaplıklar olduğu, eşekle seyyar kütüphanecilik yapan insanların olduğu unutulmamalı. 



Tarih: 13.04.2015 17:06