Ego ve Hiç


İlhan SOYTÜRK ULU ORTA
 
 


     Özgül değeri sıfır olan ve ona paye verip önemsediklerimiz aslında bir hiç; hiç olduklarının farkında bile değiller. Sosyal yaşam içinde sosyal statüyü yönlendiren, yönlendirdiğini sanan insan bulundukları zirveden pike yapar gibi yere çakıldığında belki kendi gerçekliğine dönebilir. Dolaysıyla yaşamda bir şey gerçek değildir, sadece çıkışların inişleri gerçektir.
     Hiçlik, dünyanın, yaşadıklarımızın, şan şöhret, mal, meta gibi şeylerin gerçek olmadığını savunan bir felsefedir. Bu felsefeye göre insan dünyanın içinde değil dünya insanın içindedir. Aslında hiçlik beynimizin oluşturduğu bir kavramdır. Hiç olana beynimizde ne kadar yer verirsek yer verdiğimiz kadar değerlenir ve o kadar hiç olmaz. Bir başkasında ise bu değer yargısı farklı olabilir. Dolaysıyla mutlak anlamda hiç, yoktur. Toplum içindeki sosyal statüsü ne olursa olsun fark etmez. Yaşamda kalıcı olan mutlak var olanlardır, hiç değil.
Birey olan hiç aynı zamanda egosu yüksektir. Freud gör, “Ego şahlanmış bir at üzerindeki şövalye gibidir.” der. Onlarda benlik, çok yüksektir. Bu insanların dürtüleri, iç istekleri, tutkuları, içsel enerji kaynaklarıyla adeta çok boyutlu ve karmaşıktır. Ego, içinde bulunduğunuz ortamı, anı, durumu, olguyu, ne derseniz deyin; sizi öyle bir inandırır ki onun dışında, başka bir olasılık olmadığına inanırsınız, bazen eliniz kolunuz bağlı yıllarca aynı olgu içinde kalırsınız. İnsanların her biri, farklı ego ve kişiliklere sahiptir. Ego düşünceyi oluşturur, düşünce sonunda eylemleri oluşturur. O yaptıklarımız ben olur, biz oluruz.
     Egosunu aşamayan, ona yenilen insanlardan uzak durmak gerektiğini düşünenlerdenim. Egonun olduğu yerde sevgi, saygı, hoşgörü, özveri daha da önemlisi insan olmamızı sağlayan değerleri görmek olası değil; insanı insan yapan değerleri bulamazsınız. İnsani ilişki olamaz. Her şeyden önce insanız, insan kalabilmeyi başarmalıyız.
İdealsiz, egosu yüksek, kişiliksiz insanlar zamanın dişlileri arasında yavaş yavaş ezilip suyunun sıkıldığını geriye işe yaramaz posasının kaldığının ayrımına vardığında ufukta gün bitmiş olacak ve onlar için hiçlik yeni bir yolun başlangıcı olacak. Hiç bir şey için geç değildir. Mutlaka bir başlangıcı vardır.
     Gittikçe küreselleşen yaşamda sadakat, vefa, insani duygular günden güne azalmış, onların yerine egoların kamçılandığı ve ben duygularının körüklendiği bir tar hayata geçmeye başlamıştır ki bu da korkutucudur.

 



Tarih: 16.06.2015 15:30