KÜLTÜR


İlhan SOYTÜRK ULU ORTA
 
 


KÜLTÜR

Kültür, Türk Dil Kurumu Sözlüğü’nde," bireyin kazandığı bilgi. Bir topluma veya halk topluluğuna özgü düşünce ve sanat eserlerinin bütünü. Tarihsel, toplumsal gelişme süreci içinde yaratılan bütün maddi ve manevi değerler ile bunları yaratmada, sonraki nesillere iletmede kullanılan, insanın doğal ve toplumsal çevresine egemenliği." ifade etmektedir. Anlam gereği farklılıklar gösterse de genel olarak “Toplumda geçerli olan ve gelenek halinde devam eden, her türlü duygu, düşünce, dil, sanat, yaşayış unsurlarının tümü, belli bir konuda edinilmiş, geniş ve sistemli bilgi” şeklinde tarif edilmektedir Eğiticilere göre ise bir süreçtir ve eğitim yoluyla kazanılması gerekir. “Eğitimsiz kültür, kültürsüz eğitim” olmaz.

Bir yaşam biçimidir. Tutum, davranış değerler bütünü de diyebiliriz. Toplumları oluşturan bireyler, oluşturdukları toplumun kültürünü etkiler ve kültürden etkilenir. Yemesi, içmesi, beslenme alışkanlıkları, düğünü, derneği... Televizyon izlemesinden tutun da dinlediği müziğe, seyrettiği filme kadar, sosyal yaşam, her şey kültürün bir parçasını oluşturur. Dolaysıyla insan kültürel bir canlıdır. Hayatı boyunca içinde bulunduğu kültürden etkilenerek ya da etkileyerek bu mirası kendinden sonrakilere bırakırken nasıl bir miras bıraktığının da ayrımında olmaz.

İnsan kültürel bir canlı derken toplu, sürüler halinde yaşayan canlıların kültürü var mıdır, kültür oluşturur mu sorusu akla gelebilir. Birçok hayvan doğası gereği toplu olarak sürüler halinde yaşamını sürdürür. Hayvanların topluluk halinde yaşamalarının en büyük nedeni, tehlikelere karşı korunma sağlamak içindir. Karıncalar, arılar, yengeçler, yılan balıkları... Arılar var oluşundan bu yana toplu yaşarlar ama kültür oluşturamazlar. Arıların yaptıkları altıgen kovan hücrelerinde bu zamana kadar bir değişiklik olmadığını bilim adamları söylemektedir. Oysa kültür insanlara mahsus olgudur ve yıllar içinde değişime uğrar. Kültür durağan değil, doğurgandır. Yaşlanır, işlevini tamamladıktan sonra ve zaman içinde ölür. Kültür, uygarlık anlamında da kullanılır. Osmanlı Kültürü, İslam Kültürü, Arap Kültürü, Hıristiyan kültürü gibi. Daha gerilere gidecek olursak, Dünya’nın oluşumundan sonra insanlar farklı coğrafyalarda aynı zaman dilimimde sayısız kültürler oluşturmuştur. O kültürlerden bu gün hiç biri yok. Arkeoloji bilimi sayesinde o kültürlerin varlığı hakkında bilgi sahibi oluyoruz. Coğrafyanın bulunduğu konum, iklim ve bitki özellikleri, komşu medeniyetler, ekonomik faaliyetler, inançları, tarihi birikimi, o ülkenin kültürünü etkileyen faktörlerden bazılarıdır. Kültürel kazanımlar zaman içinde sosyolojik ve tabiat koşullarının da etkisiyle yerini yeni kültürlere bırakabilir. Kültür değişimleri, oluşumlar, birbirinden etkilenmeleri yıllarca sürecek bir zaman diliminde gerçekleşir. Var olan kültür, kendinden önceki kültürlerden, onun kazanımlarından faydalanır. Üzerinde bulunduğu, beslendiği kültürle gelişir ve süreklilik arz eder. Baskın olan devam ederken olmayan tarih sahnesinden silinir. Tabi ki bu değişimi etkileyen faktörlerin başında her türlü iletişim gelir.

Kültürün özü insan ve insan kaynaklıdır. Büyümek varlığını devam ettirmek için toplumu oluşturan insandan beslenir; toplumun eğitim seviyesi, sanata sanatçıya bakışı, düşünce yapısı, gelenek görenekleri, dini inançları, tarihsel birikimi, toplumu var eden değerler silsilesidir. Beslenemediği, olgunlaşamadığı, etkilemediği zaman etkilenir ve işlevini tamamlamamış olarak zaman içinde kaybolur.

Her bölgenin, şehrin, köyün, kasabanın kendine özgü kültürü vardır. Farklı kültürler mozaiği, o ulusun kültürel zenginliğini oluşturur.

Kültürle bilgiyi karıştırmamak gerekir, bilgili olmak farklı, kültürlü olmak farklıdır.



Tarih: 05.05.2015 17:50